Pazarlamadaki yeni çözümler internet kullanıcılarının reklam engelleyici yazılımlar kullanmalarını durduracak mı?
Media consumption

Pazarlamadaki yeni çözümler internet kullanıcılarının reklam engelleyici yazılımlar kullanmalarını durduracak mı?

Gemius’un Polonya şubesindeki Ajans İlişkileri Ekibi’nin başkanı Krzystof Łada’ya göre, reklam engelleyici yazılımlardan halen tüm internet kullanıcılarının yüzde 30’u faydalanıyor. Reklam engelleme (adblocking), tüm reklam endüstrisini etkileyen bir hastalığa benzetilebilir. IAB’nin uygulamaya geçirdiği L.E.A.N programı da bu hastalığa etkili bir çözüm olabilir.

Uygun adımlar atılmazsa, birçok yayıncı için bu hastalık ölümcül olabilir. Basit çözümleri sevenler hayal kırıklığına uğrayacaklar. Reklam engellemeyle savaşmak için tek bir etkili çözüm yok. Bunun yerine, kayıpları en aza indirgemek ve bu hastalığı ölümcül seviyeden kronik seviyeye düşürmek için alınabilecek bir aksiyonlar listesi var.

Reklam engelleme – agresif reklamcılığın doğal bir sonucu

Bu durumu anlamak için kökenlerine bakmamız gerekiyor. Reklam engelleme araçları ticarileştirilmiş internetin başlangıcından beri mevcut ancak kullanımları uzun süredir marjinal kalmıştı. İnternet kullanıcıları, reklamlar aniden ön plana taşınana kadar web sitelerinin tasarımına entegre edilmiş olsun ya da olmasın reklamlara hoşgörüyle bakıyorlardı. Bunun sebebi ise, reklamcıların daha da iyi sonuçlar almak için yayıncıları, internet kullanıcılarının zihinlerinde yer edecek şekilde tasarlanmış, gittikçe daha agresif hale gelen reklamlar için birbirleriyle yarışmaya zorlamalarıydı. Tüm ekranı kaplayan açılır pencereler ve otomatik çalışan reklamlar her gün her internet kullanıcısının acı eşiğini test ediyordu. Bu, bir grup kullanıcının, bu durum için reklam engelleyici şeklinde bir çözümlere yönelmesine neden oldu. Her geçen gün, grup genişledi ve eşik kitleye ulaştıktan sonra da bir çığ gibi katlanarak büyümeye başladı.

Reklam engelleme çözüm değil

Bugün zaten olan olmuş durumda ve reklam engelleyici uygulamaların kullanıcıları tüm internet kullanıcılarının yüzde 30’unu oluşturuyor. Kullanıcılar bir siteyi kolayca bırakıp diğerine gidebilecekleri için web sitesi içeriğine erişimlerini engellemenin faydası yok. Saldırgan içeriklerden vazgeçmek de durumu iyileştirmeyecek çünkü reklam engelleyicileri kullananlar bunu zaten fark etmeyecekler. Ayrıca internet kullanıcıları da interneti ayrı yayıncılardan oluşan bir platform olarak değil, bir bütün olarak gördüklerinden reklam engelleyiciyi sadece belirli web siteleri için değil, tüm internet için etkin şekilde kullanıyorlar. Bu nedenle, kullanıcıların tüm web sitelerini engellemeleri için reklam delisi tek bir web sitesi bile yeterli. Hem endüstri içerisinde, hem de kullanıcılarda agresif reklamcılığın tehlikeleri hakkında farkındalık oluşturmak yeterli değil çünkü bu uzun zaman isteyen bir süreçtir ve sonuçları çok da muhteşem olmaz. Çoğu insan bunun için gereken sabra sahip değil.

Reklamcılıktaki yeni standartlar başarıyı garanti edecek mi?

Yukarıda bahsi geçen çözümlerin ayrı ayrı kullanıldıklarında sınırlı etkiye sahip olabilmelerine rağmen durum umutsuz değil. Kapsamlı ve mümkün olduğunca geniş bir şekilde uygulandıklarında tüm sorunu, pazardaki oyuncuların her birinin varlığı açısından bir tehdit oluşturmayacak seviyeye somut bir şekilde indirgeyebilirler. Yolun sonunda ışık görünüyor: L.E.A.N. Bu girişim Amerika’daki IAB tarafından başlatıldı ve bu uygulama konuyla ilgili özel bir ekip görevlendiren IAB’ın Polonya bölümü tarafından da destekleniyor. Ekipler, yeni reklamcılık standartları geliştirmeye, pazarı eğitmeye ve yasadışı içeriğe sahip web sitelerinin reklam fon kaynaklarıyla bağını kesmeye odaklanacak. Bu yeterli olacak mı? Bu türden çalışmaların zaman ve tüm pazarın geniş çaplı işbirliğini gerektirmesi nedeniyle bir tahmin yürütmek için henüz çok erken. Endüstrimiz, bu türden geniş kapsamlı bir işbirliğine ve uzun vadeli bir sebat göstermeye muktedir mi? Bu uzun vadeli hedef, satış bütçelerini karşılamaya ilişkin kısa vadeli gerekliliklerle rekabet edebilir mi? Umarız öyle olur, çünkü kulağa ne kadar abartılı gelirse gelsin, milyarlarca dolarlık bir endüstrinin ve binlerce çalışanın istihdamının geleceği buna bağlı.